27 Mart 2014 Perşembe

DÜŞÜNMEK ÜZERİNE

                Yazmak ihtiyacı doğduğunda yazmak gerekir. Yasakların çığ gibi büyüdüğü bir ülkede yaşamaktayız. Bugün itibariyle Youtube da yasaklandı. Önceden de yasaklanmıştı. Mahkeme kararlarıyla yasak getirmek çözüm olmadığı gibi yasayla da yasak getirmek çözüm değil. Benzer sözleri daha önce de belirtmiştim. Anayasa temel hak ve özgürlükleri düzenlemekle kalmamış, bunların koruma altına alınmasını da desteklemiştir. Fakat lafız yetmiyor malesef. İşte sadece yasalarla haklar sağlanamayacağı gibi yasaklar da sadece yasalarla getirilemez. İnsanoğlunu yönlendirmeyi kolaylaştıran teknoloji araçları hızla çoğalırken yasaklanmaları da aynı hızla devam etmekte. Unutulan şey şu evet yasaklar doğru değil; ancak bu yasaklara karşı çıkarken de neye karşı çıktığımızın bilincinde değiliz. 
                           Yazmak ihtiyacı doğdu yazalım dedik, evet yazmak düşünceleri paylaşmanın araçlarından bir tanesi. Peki bizler günümüzde ne kadar düşünebiliyoruz? Düşünme yetimizi yeterince kullanabiliyor muyuz? Bu düşünce yetimizi kullanırken ne kadar muhakeme edebiliyoruz? En büyük problemimiz düşünmemek olsa gerek. İşte facebook, twitter ve youtube gibi araçlar insanlığı aynı noktada düşünmemeye iten, ya da düşüncelerini tek bir yönde toplayan araçlar halini aldı. Birisi bir paylaşım yaptığında doğruluğunu araştırmadan yanlışların paylaşımcısı halini alıyoruz. Muhakeme etmeden düşünmeden tartmadan söylemlerin esiri olmak doğru değil. Bizler bunun ayırdında olmalıyız.
                             Seçim dönemi bitti bitecek, bu dönem bizlere ne kazandırdı ne kaybettirdi? Hadi biraz düşünelim.

7 Ağustos 2012 Salı

ASKERLİK TECİL

Askerlik tecil işlemleri her zaman sıkıntıdır biz erkekler için. Tecil ettirmek istediğinizde askerden kaçmak istediğinizi düşünürler. Halbuki askerlik öyle bir anda karşınıza çıkar ki hayatınız bir anda alt üst olabilir. Bu yüzden de tecil işlemlerini yapmak için haklarımızı iyi bilmek gerekmektedir. Öncelikle fakülte ya da yüksekokul mezunu olduğunuz takdirde yapmanız gereken okulu bitirir bitirmez askerlik şubesine gidip tecil işlemini yaptırmak olacaktır. Tecil hakkınız iki yıl. Değişen kanun gereği artık celp dönemleri kısalmış durumda bu yüzden tecil için artık uzun süreli rapor almaya gerek yok. Yapılması gereken celp tarihlerini icine alan bir rapor almak. Bu raporu herhangibir aile hekiminden ya da devlet hastanesinden almak yeterli. Bu raporun istirahat raporu olması da yeterli. Celp donemi bittikten sonra da en yakın askerlik şubesine giderek raporunuzu teslim edebilirsiniz.

5 Ağustos 2012 Pazar

OYP NEDİR NE DEĞİLDİR

Türkiye de fakülte mezunu olup is bulmak bir hayli zorlastı. Bunda herkesin hemfikir olduğu kanaatindeyim. Yeni bir sistem çıktı ve adına da Oyp dediler. Neymiş bu sistem nerden çıkmış herkesin merak konusu iken üniversitelerde araştırma görevlileri istihdam edilmeye başladılar. Oyp bir öğretim elemanı yetiştirme programıdır. Bu programa girmenin şartları uzun uzadıya www.yok.gov.tr adresinde değiniliyor. Oyp puanı hesabı su sekilde:
Ales puanının yüzde altmışı
Ortalamanızın yüzde yirmibeşi
Dil puanınızın yüzde onbeşi
Hepsini topla al sana Oyp puanı :)
Tercih yaptınız ve bir üniversiteye atandınız. Dil puanininiz altmisbesin altında ise altı ay kursa gidiyorsunuz. Yok un belirlediği üniversitelerden birine. Yeterli mı egitim? Bence yetersiz degil ama saçma. Yok'un sizden istediği iki yıl icinde altmisbesi geçmeniz fakat verilen egitim genel ingilizce, yani verilen egitim başka istenilen şey başka. KPDS veya ÜDS den altmisbesi almalısın bunun yanında şakır şakır ingilizce konuşmalı akademik ingilizce bilmeli makale yazabilmeli ve bunların hepsini altı ayın sonunda yapabilmelisin. Bunlar senden hızlı bir sekilde istenirsen eski araştırma görevlileri için bu tarz acele istekler yok. Üstelik yönetmelik üzerinde tasarruf etsinler ve gelecegine oynasınlar. Oyp böyle birşey "görünüşe aldanma" demek en dogrusu olur.

2 Ocak 2011 Pazar

ADALET BAKANLIĞI'NDAN CMK BİLDİRİSİ

Basın yayın organlarında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, tutukluluğu ilgilendiren maddesine ilişkin değişik yorumlar yapıldığı ve bazı görüşlerin Adalet Bakanlığına dayandırıldığı görülmektedir.

Adalet Bakanlığının ve Adalet Bakanı’nın basında yer aldığı şekilde herhangi bir açıklaması olmamıştır. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, bu konuda sorulan bir soruya, “Devam eden davalar konusunda bir açıklama yapmam ve değerlendirmede bulunmam doğru olmaz.” ifadesiyle cevap vermiş ve “Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddesinin tutuklamaya ilişkin hükmünün açık olduğuna” dikkat çekmiştir. Bu ifadelerin dışında, Bakan veya Bakanlık tarafından tutuklu kalma süreleri konusunda, herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

HAKİM SAVCI ADAYLARI FİŞLENİYOR MU?

Hâkim ve savcı adaylarını fişliyoruz Paylaş 1 Ocak 2011 Adalet Bakanı Sadullah Ergin, hâkim ve savcı adaylarının kumara, içkiye düşkünlüğü ve giyimiyle ilgili staj yaptıkları yerlerin hâkim ve savcılarından görüş alınarak gizli fişler hazırlandığını belirtti.

CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın sorusunu yanıtlayan Ergin, bu fişlerin, adayın mesleğe kabulü için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na takdim edildiğini söyledi. ADALET Bakanı Sadullah Ergin, hâkim ve savcı adayları hakkında gizli fiş düzenlendiğini belirtti. CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, “Hâkim adaylarının yaşam tarzının fişlenip fişlenmediğine” yönelik sorusunu yanıtlayan Ergin, “Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adayları ile İdari Yargı Hâkim Adaylarının Meslek Öncesi Eğitimlerinin Yaptırılmasının Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmeliği”ne atıfta bulunarak, “fiş” olayı ile ilgili şu hükümlerin yer aldığını ifade etti:

Kişisel görüş ve kanaat

“Adaylar hakkında düzenlenen (1) numaralı gizli fişler arasındaki farklılıkların değerlendirildiği ve kişisel görüş ve kanaatlerin yer aldığı (2) numaralı gizli fiş; adli yargıda 1’inci ve 2’nci kısım eğitim sürelerinin sonunda ayrı ayrı olmak üzere Başkan ve Adalet Komisyonu Başkanı, idari yargıda son eğitim dönemi bitiminde Başkan, staj dönemi sonunda ise Adalet Komisyonu Başkanı tarafından düzenlenir.”

657’ye aykırı değil

Hâkim ve savcı adayları hakkındaki gizli fişlerin mevzuat kapsamında düzenlendiğini vurgulayan Adalet Bakanı, şöyle dedi: “Hâkim ve savcı adayları hakkında adaylık döneminde kumara ve içkiye düşkünlüğü olup olmadığı ile giyiminin hâkimlik onuru ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususlarında staj yaptıkları yerlerdeki amirleri olan hâkim ve savcılardan görüşlerinin alınması 657 sayılı Kanuna da aykırılık teşkil etmemektedir.”

Fişler HSYK’ya gidiyor

Adalet Bakanı, Hâkim ve Savcılar Kanunu uyarınca staj sürelerinin sonunda hâkim ve savcı adayları hakkında düzenlenen fişlerin, adayla ilgili tüm belgeler ile birlikte, adayın mesleğe kabulü için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na takdim edildiğini söyledi. Ergin, 2004 yılından bu yana, Yüksek Kurulca giyim tarzından ya da alkol aldığından dolayı mesleğe kabul edilmeyen kişi bulunmadığını da “Bakanlığımızca da bu sebepler nedeniyle görevine son verilen herhangi bir aday bulunmamaktadır” diye açıkladı.

24 Eylül 2010 Cuma

KATLİAM YAPTI HAKİM OLDU

Hakimlik savcılık sınavına hazırlanırken böyle bir haberle karşılaşacağımı hiç tahmin etmiyordum. Durdum düşündüm ve bulduğum tek cevap "burası Türkiye" oldu. Hakimlik savcılık sınavını kazanan birisi daha önce işlediği bir suçtan dolayı aranıyor. Bu sınavı kazanan kişi 7 yıl saklanabiliyor ve sonunda yakalanamıyor. Ayrıca hakimlik-savcılık mülakaatı neye göre yapılıyor? Güvenlik soruşturması yapılmıyor mu? Gerçekten çok enteresan bir durum, aşağıdaki haberi okursanız bana da hak vereceksiniz.

7 yıl önce katliam yapıp mağarada saklanan kardeşler yakalandı

2003 yılında baskın yaptıkları yakınlarının evinde amca ve halaları ile iki kuzenlerini öldüren üç sanıktan ikisi kaldıkları Bereketli köyündeki mağarada yakalandı.


Malatya’nın Yazıhan ilçesine bağlı Mısırlı köyünde, 2003 yılında baskın yaptıkları yakınlarının evinde amca ve halaları ile iki kuzenlerini öldüren üç sanıktan ikisi kaldıkları Bereketli köyündeki mağarada yakalandı. Firari Alpaslan Boztepe’nin ise hukuk fakültesi mezunu olduğu ve hakimlik sınavını kazandığı öğrenildi.

22 Ağustos 2003 yılında Malatya’nın Yazıhan İlçesi Mısırlı Köyünde amcalarının evini silahla basan Cengiz, Alpaslan ve Ali Boztepe kardeşler, amcaları Şuayip Boztepe ve oğlu Ali Boztepe’yi, halaları Ayşehan Şahin ve oğlu Musa Şahin’i uzun namlulu silahlarla tarayarak öldürmüş, ardından kaçmışlardı. 4 kişinin öldürülmesinin ardından uzun süren aramalara rağmen saldırganların izine rastlanılmamıştı.

7 YIL MAĞARADA SAKLANDILAR
Önceki gün Yazıhan İlçesi Bereketli Köyünden bir vatandaş jandarmayı arayarak 2 kişinin ellerinde silahla gezdiğini gördüğünü ihbar edince, Jandarma bölgede arama yaptı. Mağara içinde yakalanan Cengiz ve Ali Boztepe kardeşler etkisiz hale getirilirken, üzerlerinde 1 ruhsatsız Kalaşnikof otomatik tüfek, bu silaha ait 2 şarjör ve 7.62 mm çapında 60 mermi ile 1 tabanca şarjörü ve 9 mm çapında 12 mermi ele geçirildi.

HAKİM OLDU
Yakalanan iki kardeşin 7 yıl önce meydana gelen cinayetlerin zanlıları olarak arandığı tespit edilirken, diğer zanlı Alpaslan Boztepe’nin ise halen firarda olduğu öğrenildi. Aranan Alpaslan Boztepe’nin Hukuk Fakültesi'nden mezunu olduğu ve hakimlik sınavını da kazandığı öğrenildi.

Yazıhan jandarma Komutanlığı’ndaki sorgularının ardından Adliyeye çıkarılan 2 zanlı tutuklanarak cezaevine konuldu. Diğer firari zanlının yakalanması içinde çalışmalar devam ediyor.

22 Eylül 2010 Çarşamba

HUKUK FAKÜLTESİ BİTİRMEK


Hukuk Fakültesi bitirmek çok zor bir iştir, emek ve sabır ister. İstenilen emek ve sabır gösterildikten sonra beklediğiniz sonuç ortaya çıkmasa da umudunuzu asla yitirmemeniz gerekir. Okulu bitirdiniz ve önünüzde pek çok seçenek var. Ben birkaçını sıralayım:
-avukatlık
-hakimlik
-savcılık
-kaymakamlık
-icra müdürlüğü
Evet bunlar sadece birkaçı yapabileceğiniz mesleklerin. Bütün bu kafa karışıklığı bir yana adalet sisteminin tamamen çökmüş bir hal aldığı, dürüstlerin aç kaldığı ülkemizde ideallerinizdeki mesleği yapmak ayrı bir dert. 16 sene sonunda evet artık çalışabilirim deseniz de sistem sizi frenliyor, avukatlık mesleğini tercih etmek en kolayı gözükse de başka seçeneklere kayıyorsunuz ister istemez. Avukatlık mesleğini yalancılıkla bağdaştırmış bir toplumda yaşıyoruz, halbuki bizler yalan söylemedikten sonra avukatlarımız neden yalan söylesin ki? Bizim için yalan söyleyen avukat gözü açık avukat olurken, karşımızdaki avukat yalan söylerse kötü oluyor. 4 yıllık hukuk fakültesin, bitirdikten sonra 1 yıl avukatlık stajı yapmanız avukatlık mesleği için yeterli. Avukat stajyeriyken davalara girmek dilekçeler yazmak istiyorsunuz; fakat siz ayak işlerinde icra müdürlüklerinde kullanılıyorsunuz. Emeğiniz sömürülüyor adeta...
"Dürüst avukat aç kalır" diyorlar size, siz de zaten işin içine giremediğiniz için meslekten soğumaya devam ediyorsunuz. Sizi mesleğe yaklaştıran tek sebep ise "geliri" oluyor.
Hakimlik-savcılık için ise yazılı sınavı kazandıktan sonra sözlü bir sınav kazanmanız gerekiyor. Sözlü sınavdan kastımız nedir? MÜLAKAAT. Mülakaat denince akla ilk gelen kelime "TORPİL" oluyor. Mesleki yeterliliğe dikkat edilmeden yalnızca adamını bulunanın hüküm sürdüğü bir sözlü sınav oluyor bu. 1980 den beri Adalet Bakanlığını elinden bırakmayan CHP kendi istediği vizyona sahip insanları yargı kademesine yerleştirmiş, bunu değiştirmek isteyen karşı bir cepheyi tüm Türkiye biliyor... Ancak bu değişimin acımasız olmaması en büyük temennimiz. Hak edenenin hakim-savcı olduğu bir ülke görmek istiyoruz...