26 Mart 2008 Çarşamba

MGK'nın SU HAKKINDA GÖRÜŞLERİ



MGK, 'Ortadoğu'da geleceğin savaş konusu' suyu konuştu: 2023'te her yerleşime ve tarımla sanayiye yeterli su sağlanacak. Baraj sayısı artacakSERKAN DEMİRTAŞ ANKARA - Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Ortadoğu'da geleceğin savaş nedeni olarak görülen 'su' konusunda Türkiye'nin 20-30 yıllık süreçte sıkıntı çekmemesi için şimdiden atılması gereken adımları belirledi. MGK'nın sivilleşmesinin ardından her iki ayda bir yapılan olağan toplantılarda güncel gelişmelerin yanı sıra enerji güvenliği, savunma sanayi ve bilim-araştırma dosyaları ele alınmıştı. MGK'nın önceki günkü toplantısında kurulun suyu öncelikli konu olarak ele almasının arkasında Dünya Su Günü nedeniyle 22 Mart'ta açıklanan BM'nin Su Raporu ile dikkat çektiği gelişmeler yer alıyor. Bu raporda, Türkiye'nin 2025 yılında su fakiri ülkeler arasında olacağı (kişi başına yıllık su tüketimi 1000 metreküpün altına inecek), 2040 yılında ise Suriye ve Irak gibi şiddetli susuzluk çekecek ülkelerin hedefi haline geleceği değerlendirmeleri yer alıyordu. MGK'nın 2023 stratejisi Önceki günkü MGK toplantısında su konusunda bir sunum yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'le DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu da, sanılanın aksine Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını, artan nüfus ve su kullanımının artması nedeniyle ileride sıkıntılar yaşanabileceğini savundu. Toplantıda su konusunda sıkıntı yaşanmaması için devletin ilgili tüm kurumlarının koordinasyonunda uzun soluklu bir strateji izlenmesi gerektiği belirtilerek Türkiye'nin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 yılı bir 'hedef' olarak seçildi. Her ile su: 2023 hedeflerinin başında her yerleşim birimine içme suyu temini var. İçme, kullanma ve sanayi için 2023 yılında 38.5 milyar metreküplük bir su kapasitesinin yaratılması öngörülüyor. Tarlalar sulanacak: 2023'e kadar tüm sulanabilir araziler sulanacak. DSİ etütlerine göre, Türkiye'de sulanabilecek alan 8.5 milyon hektar. Geçen yıl sulanan alan ise 4.85 milyon hektar. Sadece Fırat Havzası'nda Belçika kadar bir alan sulanabilir. Hidroelektrik potansiyeli: 2023 yılına kadar Türkiye'nin hidroelektrik potansiyeli harekete geçirilecek. Türkiye'de teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilir hidroelektrik potansiyeli 128 milyar kilovatsaat olarak hesaplanıyor. Fırat ve Dicle'ye daha çok baraj: Türkiye'nin akarsu zenginliğinden daha çok yararlanması hedefleniyor. MGK'da bu yöndeki ilke 'Boşa akan su kalmasın' olarak özetlendi. Üzerine tesis yapılabilecek her akarsunun değerlendirilmesi benimsendi. Bu süreçte üzerinde önemle durulan bir başka konu da sınır aşan sular oldu. Fırat ve Dicle'nin sularını kıyıdaş ülkeler Suriye ve Irak'la paylaşmaya yanaşmayan Türkiye, Ilısu ve Yusufeli barajları örneğinde olduğu gibi ileride daha çok baskı altında kalabileceğini öngörüyor. MGK bildirisinde belirtilen 'Sınır aşan sular üzerindeki barajlar süratle bitirilsin' tavsiyesi de bu gereklilikten kaynaklanıyor. Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinde müktesebatına geçirmek zorunda olduğu düzenlemeler nedeniyle Türkiye ileride bu iki nehre baraj yapmakta güçlüklerle karşılaşabilir. DSİ: 50 milyar YTL gerek DSİ'nin MGK'da belirlenen yatırımları yerine getirmesi için 50 milyar YTL'lik kaynağa ihtiyaç duyduğu da toplantıda dile getirildi. Ödenek yetersizliği yaşayan DSİ, geçen aylarda hidroelektrik enerji yatırımlarında özel sektörün önünü açmıştı. Şu anda 542 baraj ve 135 hidroelektrik santralı işletmede, 87 baraj ve 41 hidroelektrik santral ise inşa halinde.

16 Mart 2008 Pazar

HUKUK AYIBI


Bugünlerde yaşadığımız demokrasi ve hukuk ayıbının bir rüya olmasını isterdim; fakat bunlar birer "Türkiye Gerçeği". Laiklik adına yapılanlar ülkemizi ileri götüreceği yere hep bizim ekonomimize ve teknolojimize sekte vurmakla kalmayıp halkın iradesini hiçe saymaktır. Laiklik ilkesi neden anayasamızda var? Türk Toplumunu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için. Bizi olduğumuz yerde saydırmak için değil, neden ilerleyemiyoruz? sizce asıl geri kafalı olanlar kimler? Cevabı belli sorular soruyorum kusura bakmayın ancak soruyorum ki içimdeki gerçekleri tekrar tekrar haykırayım diye. Neden sokaklara dökülmüyoruz? Neden birşeyler yapmıyoruz? Çünkü biz onların istediğine çanak tutmayacağız. Onların istediği kargaşa ve kaos dolu bir ülke, kardeşin kardeşi vurduğu yıllara bizleri tekrar götürmek istiyorlar oynanan oyunlar aynı sadece aktörler farklı. Dün orduyu göreve çağıranlar bugün asıl gayelerini ortaya koydu ellerinden geleni yapmaya çalşıyorlar.

"Amaç, aracı haklı çıkarır mı?" geçen gün arkadaşın birisi bana böyle bir soru sordu. Ben de şöyle söyledim bazen iyi bir amaç uğruna kötü araçlar kullanabiliriz; bazen de kötü bir amaç uğruna iyi bir araç kullanabiliriz. İşte bugün ikinci seçenek yapılıyor. Kötü bir amaç var "AKP'yi kapatmak" iyi bir araç var o da "HUKUK". Tamam anlıyorum AKPyi kapatmak istiyorsunuz kapattırın da Abdullah Gül'le ne derdiniz var? Dünyadaki prestijimizi bir düşünün... Artık bize güvenebilirler mi sizce?

Yazımı bitirirken ay ve yıldız barışık olsun dileklerimi iletiyorum. bu oyuna gelmeyelim... NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

13 Mart 2008 Perşembe

FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ BAŞKANI AZİZ YILDIRIM KULUPLER BİRLĞİ BAŞKANI SEÇİLDİ




Özhan Canaydın'ın istifasıyla boşalan Kulüpler Birliği başkanlığına oy birliğiyle Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım seçildi.Kulüpler Birliği Vakfı'nın Balgat'taki binasında gerçekleşen toplantı yaklaşık bir saat sürdü. 18 Süper Lig kulubünün 16'sı yönetici ve temsilci düzeyinde toplantıda hazır bulunurken, Galatasaray ve Bursaspor'un toplantıya vekalet gönderdiği öğrenildi. Toplantıda yapılan seçimde, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Yıldırım, oy birliğiyle vakfın 4. başkanı oldu. Kulüpler Birliği Başkan Vekilliğine Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Odyakmaz seçilirken, başkan yardımcılıklarına ise, İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ ile Kayserispor Kulübü Başkanı Recep Mamur seçildi.

ZAMLARIN ASIL NEDENİ ABD

Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları yeni bir rekor kırdı. ABD tipi hafif ham petrolün Nisan teslimi fiyatı şu an varili 110,48 dolardan işlem görüyor. Petrol fiyatları yükseliş eğilimini sürdürüyor. Petrol fiyatları dün da varili 110,20 doları görüp rekor kırmıştı.
Ülkemizde de buna bağlı olarak zamlar kendini göstermeye başladı. İlk başta ana gıda maddemiz olan ekmeğin gramajı düşürüldü dolayısıyla ekmeğin fiyatı artmış oldu. Bol zamlı günler kapımızda işin özü bu...

12 Mart 2008 Çarşamba

30 MART'TA SAATLER SON KEZ İLERİ ALINACAK


Her zaman ileri hedeflerimiz var, hep ilerde olmak istiyoruz ama nedense toplum olarak bir türlü ileri gidemedik; yerimizde saysak yine razıyım ben ama geri gidiyoruz. Saatlerimizi ileri almışız bunun ne faydası var ki ilerlemeye. Gün ışığından daha fazla yararlanmak için yapacağız bunu; inşallah kalkınmaya bir faydası olur ülkenin.

Gün ışığından ne kadar çok faydalanırsak o kadar çok elektrik tasarrufu yapacağız; ama kaçak elektriğin önüne geçmedikçe bunun da ne kadar faydası olur? Tartışılır bir mevzuu da bu. Sonuç olarak ilerlemeyi seviyoruz ve istiyoruz ama bu sadece lafta kalıyor. "Laf var icraat yok" hesabı...

23 BİN YENİ MEMUR ATANACAK


Bu sene iki tane yapılması planlanan KPSS sınavıyla birlikte devlet kuruluşlarının çeşitli kademelerine 23 bin memur tanacağı açıklandı.

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu,Kamu Personeli Seçme Sınavının 2 yıl aradan sonra bu yıl Haziran ve Eylül aylarında tekrar yapılacağını da bildirdi.28-29 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek sınava, 4 yıllık fakülte ve yüksekokul mezunlarının katılacağını belirten Başesgioğlu, 21 Eylül'deki sınavda ise 2 yıllık yüksek okul ve lise mezunlarının yarışacağını kaydetti. Başesgioğlu açıktan atama ve boşalan kadrolara yapılacak atamalarla birlikte yıl sonuna kadar kamuda yeni istihdam edilecek memur sayısının 38 bine ulaşabileceği vurgulandı.
İnşallah sınavda başarı gösterenler ve atananlar pişman olmazlar. Memur maaşının yeterliliği tartışılır bir durum; ancak oldum olası Türk insanı devlet kapılarında çalışmayı tabiri caizse devlete kapak atmayı seviyor. Diğer iş imkanlarına bakıldığında devlet kapısı daha sağlam görünüyor.

7 Mart 2008 Cuma

EDİRNE BELEDİYE BAŞKANI YOLSUZLUK İDDİASI İLE TUTUKLANDI

Edirne'nin CHP'li Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi geniş çaplı bir operasyon kapsamında tutuklandı. Yedi ayrı ilde yapılan operasyonlar kapsamında 7 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Sedefçi'nin eski yardıomcısı Cemil Erdoğan da var. Gözaltına alınanların tutuklanma sebepleri ise şunlar:
-ihaleye fesat karıştırmak
-suç işlemek amacıyla örgüt kurmak

6 Mart 2008 Perşembe

RECEP TAYYİP İVEDİK


Penguen dergisi kapaklarıyla ilgi çekmeye devam ediyor, dergi Hüseyin Çelik'in Recep İvedik filmi hakkındaki yorumlarına dayanarak Recep Tayyip Erdoğan'a göndermelerde bulunuyor. Bir başbakanının böyle bir karaktere benzetilmesi gerçekten çok ilginç; bakalım gelecek günler bize ne gösterecek? Başbakanın dava açması muhtemel...

BEBEK KATİLİ İSRAİL

İnternette gezinirken yukarda görmüş olduğunuz karikatür dikkatimi çekti gerçekleri tüm çıplaklığıyla gösteren bir çizim olmuş bana göre. Asıl terörist kim, bunun cevabını herkes biliyor ama cevap verebilmek ve bunu açıkça haykırabilmek yürek istiyor. Bir avuç topluluk olan yahudiler dünyaya hüküm sürüyorlar ve de istedikleri gibi borularını öttürmeye devam ediyorlar. Herşey tüm dünyanın gözü önünde hem de kutsal topraklarda gerçekleşirken bizler rahat koltuklarımızda oturmaya ve rutin hayatımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Seri katil İsrail ölüm listesine bir yenisini daha ekledi; 20 günlük Amira... Amira hiçbirşeyin farkında olmadan hayata gözlerini yumdu, tıpkı bizlerin de olaylar karşısında göz yummamız gibi.

5 Mart 2008 Çarşamba

VOLKAN 3- SEVİLLA 2


Fenerbahçe dün gece bir destan yazdı, maça kötü başlayan fenerbahçe Volkan ve Selçuk'un hatalarıyla 10 dakikada kalesinde iki gol birden gördü. Nerdeyse bu maçın sonu izlenmez diyecektim ki Fenerbahçe varını yoğunu ortaya koydu ve bizleri yalancı çıkardı. Baskımız sonuç getirdi ve Deivid sahneye çıkarak durumu 2-1'e getirdi. Artık umudumuz vardı beraberliği yakalamamız içten bile değildi, Fenerbahçe bunu hakediyordu; Fenerbahçe turu hakediyordu. Baskıyı kuran bizdik fakat golü bulan Kanoute ile Sevilla oldu. İlk yarının snlarına doğru rakip kalede müthiş bir oyun sergiledik ancak kanaryamın şansı yoktu, soyunma odasına 3-1 lik skorla gittik. İkinci yarıya hızlı başladık, ancak istediğimiz golü bir türlü bulamıyorduk. Zico oyuna müdahale etti ve Seçuk'u oyundan alarak yerine gol umudumuz Semih2i aldı ve golü bulduk yıldızımız Alex'in ortasında Deivid yine gol attı ve maçı uzatamaya ve ardından penaltılara taşıdık.
Maçı izlerken kendimi sahada gibi hissediyordum tüm Türkiye tek yürek olmuş kilitlenmiş sanki herkes sahadaydı uzatma dakikalarında "haydi fener haydi fener haydi!" sesleri stadı inletiyordu, 50 bin Sevilla taraftarı ise sus pus oturuyordu. penaltılarda ise Volkan devleşti ve 3 penaltı kurtardı, hatasını affettirmişti Volkan. Maçın başında Fenerbahçe fark yiyecek diye düşünmüştüm; ancak Fenerbahçe herkesi şaşırttı, tıkı Ahmet Çakar'ı şaşırttığı gibi. Herkes merakla Ahmet Çakar'ın tepkisini bekliyor, onun bikinili halini düşünmek bile istemiyorum. :)

3 Mart 2008 Pazartesi

ANAMUHALEFET CHP


Muhalefet görevini başarıyla sürdüren CHP nin sayın lideri Deniz Baykal'ı görmüş olduğumuz karikatür yeterince açıklıyor olmalı. Fenerbahçenin şampiyon olduğu yıl aklıma geldi de neredeyse ona bile itiraz edecekti kendileri. İtiraz etmek en doğal hakkımız elbette ben siyasi bir lider olarak değil de sıradan bir vatandaşı örnek vermek istiyorum; kendisine herhangi bir müdahale ya da hoşnut olmadığı bir durumun varlığı halinde elbetteki hoşnutsuzluğunu dile getirmesi ve elinden gelen çabayı göstermesi gerekir. Ancak itiraz ettiğimiz durumu değiştirecek güç elimizde olmadığı takdirde ne hallere düştüğümüzü bir düşünelim, elde edemediğimiz ve hayal ettiğimiz bir başarı var ve bu başarı için yıllarca çalışmışız ancak bunu biz değil de fikirlerimiz tamamen zıt. İşte o zaman yapabileceğimiz tek şey var karşımızdaki kişinin başarısını küçük düşürmeye çalışmak ve de açığını bulmak için elinden geleni yapmak. Biz bu şekilde bir çaba içine girebiliyorsak sayın Deniz Baykal'ı da gayet iyi anlayabiliyorum.
Son zamanlarda gündemden düşmeyen bir mevzu var eminim bu coğrafyada yaşayan tüm vatandaşlarımızın hoşnut olmadığı bir konu baş harfi "t" desem gayet iyi anlaşılır heralde. Evet doğru bildiniz "türban". Bu konuda sayın anamuhalefet lideri Deniz Baykal ve destekçisi Dsp tarafından anayasa mahkemesine götürüldü. Bu arada Kamer Genç faktörünü es geçtik kendileri kusurumuza bakmasın:) nedense ülkemizde belirli hukuk kuralları ve de anayasa olduğu halde herkes kanunları kendi kafasına göre yorumluyor ve bazen akıl ve mantığın almadığı kararlar alınıyor. Aslında mantık bu tür durumlarda bir kenara bırakılıyor kanaatimce tek önemli faktör "ÇIKARLAR" oluyor. Bu örneği 22 Temmuz öncesi seçimlerinde gördük ve yaşadık; gereken cevabın siyasiler tarafından alındığını zannettik ancak görülen o ki değişen hiç bir şey olmamış. Bir ilkokul öğrencisi bile karnesinde zayıf not gördüğünde üzülür ve karnesindeki notu düzeltmek için çaba gösterir bu çabanın binde birini bile siyasilerde göremiyorum ve göremeyeceğim. Halkın iradesiyle iş başına gelen sayın liderler gerektiğinde bu iradeyi hiçe sayarak hareket edebiliyorlar. Türban değişikliği şu an anayasa mahkemesinde ve de varsayımlar üzerine konuşmak zorundayız; kanunun aleyhinde verilecek bir karar milli iradeyi yok sayacak bir karar olacaktır. Bu durumda şunu artık kabul etmenin zamanı geldi ülkemizde demokrasi yok çünkü millet kendi kendini yönetemiyor; en basit ifadeyle demokrasi nedir? "HALKIN KENDİ KENDİNİ YÖNETEBİLMESİ" değil mi? Bu ne yaman bir çelişkidir anlayabilmiş değilim. Hukuka uygun olduğu belirlenen bir düzenleme siyasal nedenlerle iptal edilirse bu hukuk devletine yakışmayan bir ayıp olacaktır. Eminim Türk Hukuku kendine yakışanı gösterecktir.