31 Ocak 2008 Perşembe

GAMETLE MEMATİ

O bir muhafazakar stand-upçı, Bekir Develi. Be altı espriler yapılmadan da insanların güldürülebileceğini ispatlyan bir kişi. O bir komedyen, komik olduğu kadar mütevazi de. ATv ve CNN Türk te izledim ve ilk defa orda gördüm. Espriler çok orjinal özellikle Kurtlar vadisi hakkındaki yorumu muhteşem. Takmış takkeyi kafasına "Burasının adı bundan sonra merkez camii değil kurtlar camii bana da imam alemdar diyeceksiniz. o imam rajon kesiyor diyenlere gidin söyleyin ben rajon kesmem kurban keserim" :) kendi espri anlayışını şöyle özetliyor Bekir Develi:
"HELAL DAİRE KEYFE KAFİDİR HARAMA GİRMEYE HİÇ LÜZUM YOKTUR..."
Diğer komedyenler dendiğinde ise; mütevazice cevaplıyor soruları ve hepsinin de işinde iyi olduğunu söylüyor. neyse daha fazla yazmadan videosunu izlemeniz için link veriyim sizlere:

29 Ocak 2008 Salı

TÜRBAN KONUSU NEREYE ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYOR?

Can Dündar'ın sunduğu "neden" isimli programda türban konusu tartışılmaya devam ediyor. DSP milletvekili sayın BAL da konuklar arasında. Yaptığı yorumlar çok ilginç. "Köyden gelen kadınların takması örf ve adet gereğidir" ve buna benzer yorumlar.
Anadolu kadını üzerinden siyaset yapanlar bugün anadolu kadınını küçük görmeye devam ediyorlar. Üniversitede serbest olması an meselesi ancak bazıları hala içine sindiremiyor.
Anayasa Mahkemesi kararları siyasi partileri bağlar şeklinde yorum yapan dsp milletvekili siyasi partilerin hukuki konular üzerinde hiç yorum yapamayacak şeklinde düşünüyor. Halbuki kanun koyucu yasama organı olan meclistir ve anayasayı da değiştirme yetkisi meclisin 3te 2 çoğunluğuna verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararları da Türkiye de bulunan mevcut düzene göre Anayasa'dan üstün tutulamaz.

SONUNDA TEKLİF MECLİSE SUNULDU

AKP ve MHP nin üzerinde uzlaşmış olduğu anayasanın 10. ve 42. madde değişiklik teklifi sonunda meclis başkanlığı na sunuldu. Anayasa ve yasa değişikliği tekliflerinin gerekçesinde, yüksek öğretim kurumlarında kılık ve kıyafetlerinden ötürü bazı öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesinin kronik bir sorun haline geldiği vurgulandı.
Teklifin gerekçesinde ayrıca Atatürk'ün göstermiş olduğu fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirme hedefine de vurgu yapıldı. 10. maddedeki yapılan değşiklikle kanun önünde eşitlik ilkesinin kapsamı biraz daha belirginleştirilmeye çalışıldı. Ama Anayasa Mahkemesinin yorumu kanun metni için çok önemli bir düğüm noktası olacağı herkesçe aşikar. Yapılan düzenlemenin eski anayasa düzeni ile yeni düzen arasında türbanlılar açısından bir değişim oluşturup oluşturmayacağını da yine zaman gösterecek.
42. maddedeki değişiklik ise “kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” ifadesine yer verildi. Ayrıca YÖK kanunun ek 17. maddenin de değiştirilmesi teklifi de bu kapsamda meclise sunuldu. Metin Meclis Anayasa Komisyonu'nda Perşembe günü görüşülecek.

BİR ADLİ TIP KOMEDİSİ


10 kardeşine bakmak için Bursa'da seyyar satıcılık yaptığını söyleyen Mehmet Çoban, hayatı boyunca hiç Adana'ya gitmediğini ve kendisini elektrik çarpmadığını söyledi. Ancak Yandaki masum insan resmi kayıtlara göre bir ölü. Çünkü; bu şahsın otopsisi yapılmış ve ölümü nüfus kayıtlarına geçerek yaşayan bir ölü olmuş.
Evlenmek istese yapamıyor, kim lü birine kız verir ki? :) Suç işlese cezai yaptırımı olacak mı? O da ayrı tartışma konusu. Ölü insana ceza verilmez:)
Nüfus Müdürlüğü yetkilileri, Çoban'a kayıtlara göre kendisinin 7 Haziran 2005 tarihinde öldüğünü, 8 Temmuz'da ise Adana Adli Tıp Kurumu tarafından otopsi yapıldığını söyledi. Şaşkınlığı daha da artan genç, bu büyük hatanın düzeltilmesini istiyor. Talebinin gerçekleşmesini istiyoruz ancak; bürokrasinin kol gezdiği Türkiye'de Mehmet Çoban'ın işi zor.

BAŞÖRTÜSÜ'NE SADECE YÜKSEKÖĞRETİMDE İZİN


Başörtüsü tartışmaları bir anda ülke gündemine oturdu ve üzerinde uzlaşmaya varılan bir metin MHP ve AKP tarafından hazırlandı. İlk gündem maddesi anayasanın 10. maddesiydi nedir bu onuncu madde diyenlerin merakını gidermek için yürürlükte olan 10. maddeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

. Kanun önünde eşitlik

Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

MHP nin önerisi ise:

Söz konusu maddede ''devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır'' hükmüne ek olarak ''bütün işlemlerinde'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''her türlü kamu hizmetlerinin sunulmasında ve bunlardan yararlanılmasında'' ifadesinin yer alması gerektiğ şeklindeydi. Bu ibarenin eklenmesinin gerekçesi ise Anayasa Mahkemesi'nin 1989 yılında yaptığı yorumdu. Anayasa Mahkemesi'nin yorumunu değiştirmesi mümkün omaycağı için maddede değişikliğin gerekliliği tartışıldı; fakat sonuç olarak sadece yükseköğretimde başörtüsünün serbestliği ilkesi getirildi.

Farklı bir teklifin verilmesinde en önemli faktör AKP nin üzerindeki baskı olsa gerek. Bütün kamu alanlarında serbestlik gelmeyecek sadece üniversitelerde serbestlik gelecek. Fakat anayasanın bu kadar özel bir düzenleme yapması tartışılan ayrı bir mevzu. Çünkü kural olarak anayasa kanunların üstündedir ve kanunların anayasa uygun olması gerekir, özel düzenlemeler ise kanunla getirilmelidir. Kanunların lafızları da çok önemlidir hele hele bu bir anayasa metni olcaksa sündürülebilir cümleler kullanılmamalıdır. Hukuk yoruma açık bir bilim olduğu için çok farklı yorumlar yapılabiliyor; ancak yine hukuku düzenleyen yasama organıdır ve son yorumu yapacak olan da anayasa Mahkemesi olacaktır.

28 Ocak 2008 Pazartesi

ARTIK MP3LER BEDAVA OLACAK


Türkiye her konuda olduğu gibi müzik sektöründe de yasalarla yasak koymaya çalıştı ama bir yere kadar. Yasaklar korsancıların önüne bir türlü geçemedi ve müzik sektörü artık kendi eliyle müziklerini dünyaya bedavaya gönderiyor. Türkiye de belki henüz uygulamaya geçmedi ancak ilerde geçeceği bir gerçek. Yasalarla yasaklar getirmek Türkiye de olduğu gibi tüm dünyada da etkisizliğini gözler önüne serdi.

Yasaklar çiğnenmek için konmuş olan ülkemizde yasaklar faydasız...

Dünya gündeminde ise sektör; bugünden itibaren 25 milyon şarkıyı ücretsiz indirilebilecek hale getiriyor. Müzik sanayii, oluşturacağı sitelerle gelirini, parçalar veya sanatçılarla eşleştirilecek reklamcılardan edinmeyi hedefliyor.
İngiltere'de yayınlanan Times gazetesi, müzik sektörü ile alınan kararı sayfalarına taşıdı. Gazete, bu konuya ilişkin haberinde şöyle dedi:
"CD satışları düşer yasal indirme satışları boşluğu kapatamazken, müzik sanayi istemeye istemeye bu boşluğu kendisini yok etmeye aday olan teknolojiyi kullanarak kapatmaya yöneldi. Qtrax adı verilen ve bugün 9 ülkede devreye girecek sistem, kullanıcılara 25 milyonu aşkın parçayı indirme dinlenme saklama imkânı veriyor."

FENERBAHÇE GALATASARAY EŞLEŞMESİ FİNALI ERKEN GETİRDİ


Herkesçe bilinen şu ki şu anada Türkiye de iki güçlü takım var: Birisi Galatasaray diğeri Fenerbahçe. Fenerbahçe kupaya susamış bir takım ve kadrosu yavaş yavaş oturmakta. Gönlüm Fenerbahçe den yana. Fenerbahçe kupayı hakediyor, bu galatasaray'ın haketmediği anlamına gelmez. Maçta her iki takıma da başarılar diliyorum, ŞAMPİYON FENERBAHÇE:)

YASAYLA YASAK GETİRMEK ÇÖZÜM MÜ?

Türk Milleti'nin yaptığı en güzel şey yasa hazırlamak ve yasalarla bişeylerin düzeleceğini ve hallolacağını zannetmek. kanunlar uyulması gereken kuralları belirliyor, yasaklar getiriyor ama nedense herkes bildiğini okumaya devam ediyor. Bu kanunların tamamen etkisiz olduğunu söylemiyorum ama beklenen etkiyi göstermediği kesin. Bir yasayı getirmeden önce halkın görüşü tam anlamıyla alınıyor mu? Bunu kimse iddia edemez. Hala askeri bir anayasa ile yönetiliyoruz ve sonra da Türkiye sosyal, demokratik ve hukuk devleti dir diyoruz. Söze gelince mangalda kül bırakmayız zaten ama özde hiçbirşeyimiz yok.
ÖRNEĞİN ŞAPKA KANUNU:
Şapka giymeyen milletvekillerimiz suç mu işliyor şimdi? Şapka kanunu belki birşeyleri değiştirmek istiyordu ama hala isteyen istediği kıyafeti giyiyor. Yasayla gelen yasak işe yaramış mı sizce?
TÜRBAN SORUNU: Türbana yasak geldi ama halkımızın büyük çoğunluğu hala türbanı istiyor, tabi halkımızı dinleyen olursa. Yasaklar çözüm mü? Demokrasi nedir? halkın kendi kendini yönetmesi değil mi? Neden Türkiye'de belli bir kesimin söylemleri kabul ettirilmeye çalışılıyor buna bir türlü anlam verebilmiş değilim. Anayasada din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmasına rağmen laik düzene hiçbir zararı görülmeyen türban nedense şimdilerde hep dışlanan türbanlı kadınlarımız oluyor.
YOUTUBE YASAĞI:) Youtube ye yasak getirdik peki ne elde ettik? hala başka ülkelerde Atatürk'e hakaret eden videolar yayınlanmaya devam ediyor. Yasak getirmek yerine sevdirmek daha güzel bir çözüm olmaz mı? Velhasılı kelam yasakçı bir toplumuz ama yasakları çiğnemeyi de çok seviyoruz:) yasaklar çiğnenmek içindir tam bize göre bir deyim.

27 Ocak 2008 Pazar

KAR YAĞIŞI ALTINDA YOLCULUK YAPMAK


Ne zaman memlekete gelsem benim geldiğim gün Bolu Dağı'nda kar yağışı başlıyor. Kar yağışı güzel birşey ancak insanoğlu dikkatsiz ve dengesiz araç kullanırsa beklenmedik sonuçlar oluşabiliyor. Bu beklenmedik sonuçlara bir yenisi daha eklendi ve Bolu Dağı Tüneli çıkışında bir zincirleme trafik kazası meydana geldi. Şimdilik bir vatandşımız hayatını kaybetti, bu kişi ben veya benim bulunduğum otobüsten de biri olabilirdi.

Gece yoğun kar yağışı çoğu aracı yolda bıraktı buna gözlerimle şahit oldum, zincirsiz yolculuk yaptık; neye güvenerek neye dayanarak böyle dikkatsiz davranabiliyoruz anlamıyorum. Tünelden geçenler bilirler, araçlar tünelden hızla geçiyor tünelin çıkışını hiç düşünmüyorlar; buzlu zemini görünce direkt frene yükleniyorlar ve o an olan oluyor....

Edinilen bilgilere göre, TEM Otoyolu İstanbul istikametine gelen ve 3 otobüs, 1 TIR, 2 Kamyon ve 1 özel aracın karıştığı kazada özel otonun içinde bulunan bir kişi hayatını kaybetti. Yaralılar 112 Acil Servis Ambulansı ile hastanelere sevk edildi. Hurda yığını haline dönen özel otomobilin içinde bulanan 1 kişi bulunduğu yerde sıkışarak can verdi. Düzce Belediyesi İtfaiye ekipleri tarafından ceset uzun uğraşlar sonrasında bulunduğu yerden çıkartıldı. Otobüslerde bulunan yolcularda otobüslerinden inerek başka otobüslerle bindirildi. Kaza nedeniyle TEM otoyolu İstanbul istikametine yol 2 şeritten kapandı. Olayla ilgili olarak soruşturma sürdürülüyor. Soruşturma ne zamana kadar sürer bilmiyorum, ama kaybolan canları getirmez bu kesin.

DTP DEN SAÇMA ÖNERİLER


Yine "sayın Öcalan" çıkışı Partisinin Diyarbakır oloğünüstü İl Kongresi'ne katılan DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, "ABD'nin Orta Doğu Projesine alternatif olarak, ben Sayın Abdulhah Öcalan'ın Demokratik Konfederalizm önerisini önemsiyorum. Bunu tartışmaya açmamız ve konuşmamız gerekir'' dedi. DTP Genel Başkan Yardımcılarından Kamuran Yüksel de, cezaevinde bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın mesajının okunmasından ve Öcalan lehine slogan atılmasından sonra, "Başkanlarımız ile özgür yarınlarda buluşacağımıza inanıyoruz. Bunun için mücadelemize devam edeceğiz'' diye konuştu.DTP Diyarbakır 1'inci Olağanüstü İl Kongresi Bağlar Beldesi'ndeki bir düğün salonunda yapıldı. Kongre salonuna Türk Bayrağı'nın yanı sıra 'Demokratik çözüm ve diyalog için operasyonlara hayır', 'Onurlu yaşam için artık yeter', 'Tecrit ve İmralı sistemine hayır' ve 'Demokratik Özerklikle Demokratik Cumhuriyete' yazılı afişler asıldı. Kongreye, kapatılan DEP eski Milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Saddak, DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna, DTP Diyarbakır Milletvekilleri Akın Birdal, Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, alt kademe Belediye başkanları ve yaklaşık 3 bin partili katıldı.

"TERÖR DEĞİL, MEŞRU MÜCADELE''

İstiklal Marşı'nın okunmadığı kongrede, 'Demokrasi ve özgürlük şehitleri' için bir dakkikalık saygı duruşu yapıldı. Kongre sırasında salonda bulunanlar sık sık 'Biji serok Apo', 'Selam selam İmralı'ya bin selam' ve 'Şehit namırın' sloganları attı. Divan Başkanlığına seçilen DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksel, DTP olarak ekolojik ve demokratik değerler üzerinde bir toplum kurmak istediklerini belirterek şunları söyledi:"DTP etnik referansa dayalı bir parti değildir. Ama yaşanan bütün sorunların temelinde Kürt sorunu vardır. Kürtler bu ülkenin asli unsurudur ama, 86 yıldır varlıkları inkar ediliyor. Her hak ve talep istemi terör olarak algılanmıştır. Etnik referansa dayalı bir siyaset yapmıyoruz. Biz parti olarak terör ikilemi ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Yürütülen mücadeleyi terör olarak değil, meşru demokratik mücadele olarak görüyoruz.

'''ÇÖZÜMSÜZLÜK KABUL EDİLEMEZ'

DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu ise, Kürtlerin çok kritik bir süreç ile karşı karşıya olduklarını, ama 30 yıldır kazanılan değerlerin artık çözümsüzlüğü kabul etmeyeceğini söyledi. Aydoğdu, Kürtlere sadece ölümü reva gören anlayışı kınamak gerektiğini savunarak, "Hepimiz Diyarbakır'da 7 cana mal olan saldırıyı şidetle kınadık. Başbakan ve bir çok sivil toplum kuruluşu Diyarbakır'a geldi. Ama Koşuyolunda patlayan ve 10 can alan patlama için niye kimse gelmedi. Devletin güdümünde yapılan katliam meşru mudur ki gelmediler? Kürtler hak ettikleri meşruiyeti mutlaka kazanacaktır. Kuzey Irak'a yönelik gerçekleştirilen saldırıyı hep birlikte durduracağız'' dedi.Cezaevinde bulunan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ın gönderdiği mesaj okunurken, salondakiler ayakta alkışladı. PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan lehine de sloganlar atılırken, Divan Başkanı olan DTP Genel başkan Yardımcısı Kamuran Yüksel'in, isim vermeden Öcalan'ı da kast ederek, "Başkanlarımız ile özgür yarınlarda buluşacağımıza inanıyoruz. Bunun için mücadelemize devam edeceğiz'' demesi dikkat çekti.

'ONLARIN SİYASETİ PİS KOKUYOR

''Amed seninle gurur duyuyor' sloganları ile kürsüye çıkan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise, katılanları Kürtçe selamlayarak başladığı konuşmasında isim vermeden Başbakan'ı eleştirerek şöyle konuştu:"Acımızı paylaşmaya geldiklerini söylediler. Ancak 'Diyarbakır'ın çöpleri pis kokuyor' dediler. Diyarbakır'ın çöpleri değil, onların siyaseti pis kokuyor. Bu kenti Allah'ın izni ile Ortadoğu'nun metropol merkezi haline getireceğiz. El ele yürek yüreğe verirsek bütün sahte maskeleri düşürürüz.'' DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ise, seçmenlerin 22 Temmuz seçimi ile Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için mahatap yarattığını kaydederek, "AKP'ye Kürt sorununu çözmesi içinde şans verdiniz. Ama AKP sizi yanılttı'' dedi. DTP'nin sınır ötesi operasyona yol vermemekle, öldürmeye yol vermediğini savunan Akın Birdal, "Ama bu operasyon da sonuç vermeyecektir. Kürt sorunu çözülmeden çeteler sorunu çözülemez. Umuyoruz ki bu Ergenekon çetesi yeni çetelerin ikamesi için açığa çıkarılmış olmasın. Hükümet, 301'inci madde gündemde iken başörtüsünü gündeme getirdi. Biz tabii ki özgürlüklerden yanayız. Ama özgürlükler bir bütündür. Kürt halkının dilinin, kültürünün ve varlığının üstündeki yasakları da kaldırsınlar'' diye konuştu.

'SADECE TÜRBANA DEĞİL, HERKESE ÖZGÜRLÜK'

DTP İl Kongresi'nin son konuşmayı DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna yaptı. Ayna, sadece siyaset yapmak için değil, özgürlük mücadelesi vermek için burada olduklarını, Türkiye'de özgürlük sorununun bir Anayasal sorun olduğunu anlattı. Anayasadaki tekçi zihniyetin değişmesi gerektiğini savunan Emine Ayna şunları söyledi:"Özgürlük diyorsak sadece türbana değil, herkese özgürlük vermek gerekir. Sadece Müslümana değil, Alevilere, Hristiyanlara, Kürtlere, Türklere, Çerkezlere, Lazlara özgürlük vermek gerekir. Türkiye'de bir savaş yaşanıyor. Biz bu savaşı 20 yıldır yaşıyoruz. Bu savaş bitmeden Ergenekon ve benzeri çeteler bitmez. Bunların yaptıklarını vatanseverlik sayarsanız bu çeteler bitmez. Operasyon bize çözüm olarak dayatılıyor. Çözüm olarak dağdaki 5 bin insanı ölüm ve ölmdürmeye mahkum yaparak, sınır ötesi operasyonu meşrulaştırmak istiyorlar. Bize 'PKK'ya terör örgütü deyin, ya da burdan gidin' demelerinin altındaki neden budur. Onları dağa çıkaran Kürt sorunudur. Onları dağdan indirecek olan da Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüdür. Yaşayarak, yaşatarak çözüm mümkündür. Onurlu barış budur. DTP'yi kapatmak ile çözüm olmaz.

"SAYIN ÖCALAN'IN DEMOKRATİK KONFEDERALİZM ÖNERİSİ''

DTP Genel Başkan Yardımcısı Ayna, bölücübaşı Abdullah Öcalan'dan yine 'Sayın' diye söz ederek şöyle devam etti:"Sayın Öcalan'ın dile getirdiği bir şey vardır. Demomkratik Konfederalizm önerisini önemsiyorum ve ciddiye alıyorum. Bunu konuşmak gerekir. Bunu niye tartışmıyoruz. ABD'nin Ortadoğu Projesine alternatif bir öneridir. Bunu gündemleştirelim. Geç te olsa tartışmaya açmak gerekir. Başbakan'ın Diyarbakır Belediyesi ile ilgili politikası bir parti değil, devlet politikasıdır. DTP'li Belediyelere karşı ve Kürtlere karşı bir politikadır. Kürtler idarelerini asla teslim etmeyeceklerdir.'' Konuşmalardan sonra tek liste ile gidilen DTP 1'inci Olağanüstü Kongresinde Necdet Atalay il başkanlığına seçildi.

DTPLİLER OTORİTE BOŞLUĞUNU DEĞERLENDİRMEYE DEVAM EDİYORLAR

Ne zaman bir karışıklık çıksa hemen kendilerini öne süren bu parti mensupları yine yapacaklarını yaptı. Onca masum insanın canına kıyan insana sayın dedikleri gibi mücadelesine de meşru diyorlar. Dünyanın hangi yerinde terör meşru mücadele olmuş? Asırlardır ekmeğini yiyip suyunu içtiği topraklara ihanet etmek hangi kitaba sığar? Farkında olmadan amerika emperyalizminin uşaklığını yapan kendileri ama hala uyanamadılar. Bölünmek çare olsaydı ırak a barış gelirdi... zaten aramıza ekilen milliyetçilik tohumları bizi bu hallere düşürdü.

FENERBAHÇE LİDERLİĞİ YİĞİDOLARIN ELİNDEN ALMAYI BAŞARDI


Sivasspor iyi mücadele etmesine rağmen maçı kaybetti. Gönlüm beraberlikten yanaydı ama olmadı. Ben de bir fenerbahçeliyim ancak sivassporun başarılı olmasını istiyorum yıllar sonra ilk defa bir anadolu takımı böyle bir başarıyı yakalamıştı. Ancak henüz liderlik yarışı sona ermedi, yiğidolar fırsatını bulduğu anda liderliği tekrar eline alabilecektir. Buna kimsenin şüphesi yok, yiğidolardan çok şey bekleniyor artık şampiyon olmasalar bile ikinci olmalarını çok istiyorum.

Fenerbahçe farklı skorlu galibiyetler almaya başladı, ikinci yarıya kötü başladığı zannedilen fenerbahçe herkesi şaşırtmaya devam ediyor, fenerbahçeyi Türkiye Ligi şampiyonu görmek istediğim gibi aynı zamanda kupa almasını da istiyorum. Yoksa Fenerbahçe düşmanlarını susturmak imkansız. Herhangi bir spor muhabbetinde bize ilk söyledikleri bu oluyor: "sizin kupanız yok, siz susun" Artık bizim boynumuz bükük kalmasın Türkiye Kupasını da kucaklayan bir fenerbahçe istiyoruz.

26 Ocak 2008 Cumartesi

BU MAÇ KAÇMAZ



Evet zirve düğümünü belki de çözeceke bir karşılaşma yiğidolara fenerbahçe belki dur diyecek, belki de yolun açık olsun diyecek. Ama kazansalar da kaybetseler de onların bu başarısının unutulması imkansız. Sivasspor artık bir efsane oldu, belki bugün rakibiz ama yine onların yenilmesini istemiyorum inşallah berabere kalırlar:) artık öğleden sonra saat ikiyi bekliyoruz hayırlısı ne ise o olsun.

ÜÇER HADDİNİ AŞTI


Solda görmüş olduğunuz şahıs kendisini kürt toplumuna adamış bir siyasetçi olduğunu zanneden, Amerikaya yardım ediyor diye düşündüğü hükümete laf atarak devlete sataşarak farkında olmadan belki farkında olarak kendisi aslında Amerika ya yardım ediyor. Bunu altı yaşındaki çocuk bile rahatlıkla anlayabilir. Biz bu topraklarda asırlar boyu kardeşçe dostça yaşadık. Şimdi ne oldu da araya nifak ve kin tohumları ekildi? Sizce bizim bu hallere düşmemizi bizden daha çok isteyenler yok mu? evet solda gördüğümüz ellerinini açmış olan şahıs devletin yaptığı operasyonlara karşı çıkan, szi diye Türk Silahlı kuvvetlerine biz diye Pkklıları savunan halkımın seçtiği DTP van milletvekili Üçer. Aslında onlarda bir davanın savunucuları belki de onlar için en önemli dava. fakat milliyetçilik damarı ülkemizde almış başını yürüyor, bu tohumu içimize atanlar da uzaktan bakmış seyrediyor. bekliyorlar hele bir ortalık karışsın birbirlerine düşsünler biz de rahat rahat işimize bakalım diye, hepsi aç kurtlar gibi dünyayı ele geçirseler yine de doymazlar. zaten kimin ölümünü isteseler bunu hemen gerçekleştiriyorlar, bunları yaptıkları gibi başkalarını da kendilerine alet etmeye çalıştıkları gibi. Amerika nın Irak'a girerken bize onaylatmaya çalıştığı tezkereyi hatırlatırım sizlere.
Milliyetçilik, kendi ırkını üstün görmek güzel birşey değil bence. Herkes eşit herkes insanoğlu; zaten bizler Türk milliyetçiliği'ni yaptıkça onlar da Kürt milliyetçiliği'ni yapmaya devam edecek. Görülen o ki operasyonla topla tüfekle bu iş çözülmeyecek, en güzeli en doğrusu fikirlerin uyuşması aynı topraklarda barış içinde yaşamanın çözümlerinin aranması. Ancak Türk ve Kürt milliyetçiliği bu topraklarda hüküm sürdükçe barış ve kardeşlik bize uzak olacak.

TÜRBAN YASAĞI


Türban takmak suç ve günah oldu sanki günümüzde, sembol diye diye onu sembol haline propaganda haline getirenler siyasete alet etti. Anadolu kadınının başında namusun sembolü olan türban kimilerince farklı yakıştırmalara sahne oldu. Onu takan taktığı zaman ne tam anlamıyla hakiki müslüman olmuştur ne de takmayan kafirdir. Türbanı yasaklayanlar bazı şeyleri içlerine sinderemeyenler. İmam hatipli başbakanı sindiremedkleri gibi.
Kurtuluş Savaşı nı bir düşünün cepheye silah taşıyan mermi taşıyan analarımızı ninelerimizi hepsi türbanlı, başörtülü. Din ve vicdan özgürlüğü anayasanın sadece sözünde kalmış bizim ülkemizde. Özünde bir özgürlük olması için yasakların ortadan kalkması gerekir. Çevremizde islamı ve islamiyeti yaşamak ve yaşatmak isteyenler nedense hep bir çekingenlik içersinde sanki yanlış birşey yapıyorlarmış gibi ibadetlerini gizli gizli yapıyorlar. Sebep ne? Sizce başörtüsünü kaldıranlar mı zorba ve yobaz? Yoksa başörtüsünü kullanan ve dinini yaşamaya çalışanlar mı yobaz?
Yarını düşünüp bugünden ahireti için çalışanlar nasıl olur da gerici diye adlandırılır bir türlü anlam veremiyorum buna. benim gözümde herkes eşittir kanun önünde de öyle olmalı, öyle bir anayasa olmalı ki herkesi kucaklasın. Dindar-marksist, dinsiz-ateist ayrımı yapılmasın. Burası özgür ve yaşanabilir bir ülke olsun. tabii ki bunu metinden ibaret anayasa tek başına yapmaya kadir değildir ancak en azından sözün özünü belirtebilecek ve de herkesçe benimsenebilecek bir yapıda olsun. bizim istediğimiz budur.
Bugün kimse özgürce fikirlerini savunamıyor, siyaset yalanlarıyla ninniler söylenirken biz gençlik uyuyoruz ve amerika avrupa nın burjuvalarına uyuyoruz. Sizce uyanma vakti gelmedi mi?