7 Ağustos 2008 Perşembe

BU VATANDAŞ NE İSTİYOR?


Üsküdar'da havan topuyla bir saldırı gerçekleşti ve şükürler olsun ki ölen vatandaşımız yok. Fakat bu ilerleyen günlerde olmayacağı anlamına gelmiyor, ilginç olan şu ki o havan topu bekçisi olan bir mezarlığa nasıl giriyor o düzenek nasıl kuruluyor ve bu işleri yapanlar hangi güç odaklarına güvenerek bu eylemi gerçekleştirebiliyorlar? Bizim birbirimize düşmemiz dış güçlerin ekmeğine yağ sürüyor; bu insanlık dışı eylemleri yapanların amacını anlamak gerçekten zor. Bu insanlar bizim vatandaşımız Türk vatandaşı olamaz vatandaşlığı bırakalım insan kategorisine sokmak bile yanlış.

Türkiye toprakları üzerinde bölme parçalama ve yok etme planları yapanlar hala amaçlarından vazgeçmiş değiller; bizlere düşen ise toplum olarak birlikteliğimizi sürdürmek. En büyük handikap olan önyargılardan kurtulmak. En basitinden insanları dış görünüşlerinin ötesinde memleketleriyle dünya görüşleriyle meslekleriyle yargılamamak. Önemli olan toplum içersinde birbirini tamamlamak değil mi zaten? Bu memlekete doktor, mühendis, avukat ne kadar lazımsa çiftçi, çoban, çöpçü de lazım. Çünkü bizler bir toplum içersinde aynı toprağı paylaşan insanlarız. Hepimiz birbirimize muhtacız, öncelikle bunun farkına varmak ve kendi diğerlerinden üstün görmemek gerekir. İnsan olmanın gerektirdiği de budur. Dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir olur mu söyleminde bulunmak kimseye yakışmadığı gibi, dağdaki çobanın da devlete itaatsizlik etmesi vatandaşlığa yakışmaz.

Gelişen teknoloji ile birlikte halkın haber kaynaklarına ulaşması kolaylaştı, eskisi gibi siyaset yürütmek; bilgi ve teknolojinin ulaşmadığı halkı kandırmak eskisi kadar kolay değil. Zaten Türkiye sınırları içersinde yaşayan herkes haber kaynaklarına rahatlıkla ulaşabilmektedir, yeter ki istesin. Halk artık herşeyin farkında kimin asparagas haber, kimin doğru haber yaptığını biliyor; düşünüp tartmadan karar vermiyor; yeter ki önyargılardan kurtulup haberleri değerlendirebilsin. Toplum olarak eleştirilmeyi de sevmiyoruz, hani bir tabir var sevdiğimiz cennetlik sevmediğimiz cehennemlik hesabı körü körüne görüşlerimize bağlıyız. Sevdiğimiz insanlar yanlış yapamaz diye düşünüyoruz. Elbette seçerek iş başına getirdiğimiz insanlar da hata yapabilir, bir şarkı sözünden örneklemek istiyorum "hatasız kul olmaz".

"Hatasız kul olmaz" dedim ancak bu büyük hatalar anlamına gelmiyor tabii ki büyük hatalar yapıldığı takdirde halk tokadını hata yapanın yüzüne indirir elbette. Ne zaman bir istikrar görse ülke topraklarımız, buna sekte vurmak kahramanlıkmış gibi ifade ediliyor. Fakat düşüncesizce yapılan icraatların hesabını halkımız yıllardır ödüyor. Ödemeye de devam ediyor. Bugün azınlık diye kendilerini azınlık diye gösteren kesim uzlaşma arıyoruz diyor, halbuki mevcut düzen tamamen onların arzu ve isteklerine göre zaten. Değişmesine yanaşmadıkları gibi orta noktayı bulmaya da razı değiller; istedikleri herşey olduğu gibi kalsın demokrasi, özgürlük cumhuriyet diye bağıranlar demokrasinin gereği olan millet iradesine saygı göstermiyorlar. Onlar sırtlarını halka döndükçe halkın tokadını yemeye devam edecekler, kaostan pay çıkarmak bu ülkeye zarardan başka birşey getirmeyecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder