29 Aralık 2009 Salı

DDK'DAN YÖK'E SORUŞTURMA TALEBİ


Cumhurbaşkanlığı DDK, eski YÖK başkanları hakkında soruşturma açılmasını istedi.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu “Yükseköğretimde Gözetim ve Denetim” raporunu açıkladı. Raporda özellikle, türban konusunda yasa ve mevzuatta direnen tavırlarıyla bilinen eski YÖK yönetimleri adeta didik didik edildi.

ÖNCEKİ YÖK YÖNETİMLERİNE SORUŞTURMA İSTEDİLER

Raporun “İhbar ve Şikâyetler Hakkında Yürütülen İşlemler” başlığını taşıyan Dördüncü Bölümünde; ihbar ve şikâyetler hakkında uygulanan yöntem ve süreçlere ilişkin ayrıntılı değerlendirmelere yer verildi. Raporda, “Bu kapsamda, Hukuk Müşavirliğinin ihbar ve şikâyetlerle ilgili iş ve işlemleri ile YÖK Başkanları ve rektörler hakkındaki şikâyet ve ihbarlara ilişkin yürütülen iş ve işlemler incelenmiştir. Bu çerçevede, YÖK Genel Kurulu ve YÖK Başkanları tarafından yürütülen hukuka aykırı uygulamalar ortaya konulmuş ve bunlar hakkında soruşturma açılması gerekliliğine işaret edilmiştir” denildi. Raporun kamuoyuna açıklanan bölümünde soruşturma istenen kişilerin adlarına yer verilmezken şöyle denildi:

ÜNİVERSİTEDE GİZLİ MUHBİR DÖNEMİ

“Hukuka aykırı iş ve işlemlerin ortaya çıkarılmasının tek yöntemi denetim birimlerinin yaptıkları çalışmalar olmayıp ihbar ve şikâyetlerin işleme konulmasındaki etkinlik ve izlenen süreçler de denetim açığının giderilmesinde önemli araçlardan birini oluşturmaktadır. Söz konusu müessese; bir yandan bahse konu kamu idarelerinin işlem ve faaliyetlerinin hukuka uygunluğunun sağlanmasında önemli bir araç iken diğer yandan da kamu idarelerinin denetim karşısındaki olumlu/olumsuz tutum ve davranışlarının ölçülmesinde de önemli bir işlev görmektedir.

Yükseköğretim Kurulunda yapılan incelemeler sırasında, bazı ihbar ve şikâyetlerle ilgili olarak ‘soruşturma açılmasına gerek yoktur’ şeklinde kararlar alınarak söz konusu ihbar ve şikâyetler hakkında herhangi bir soruşturma yapılmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu türdeki yöntemlerin, hem YÖK Genel Kurulu ve YÖK Başkanlarınca hem de üniversite rektörleri ve diğer amirleri tarafından yürütülen iş ve işlemlerde yaygın bir biçimde kullanıldığı anlaşılmıştır.”

“İHBARCILARIN İFŞASI HUKUKA AYKIRI”


DDK raporunda “İhbar ve şikâyetlerle ilgili olarak ‘soruşturma açılmasına gerek görülmemiştir’ şeklinde alınan kararlar ile yürütülen yöntem ve uygulamanın Danıştay kararları ile pekişerek cari bir usul hâline gelmesi ve hukuka aykırı bir biçimde kullanılması, YÖK başkanları ve rektörler hakkında ihbar ve şikâyet müessesesinin hemen hemen işlerliğini kaybetmesine yol açmıştır. Bu açıdan zorunlu ve istisnai durumlar haricinde adı geçenler hakkında işlem yapılamamış ve hukukun öngörmediği ve tasvip edemeyeceği bir durum oluşmuştur” denildi.

Böylece, ihbar ve şikâyetlerin değerlendirilmesinde yeterli etkinlik sağlanamadığı gibi söz konusu ihbar ve şikâyetlerin sonucunda verilen soruşturma açılmamasına ilişkin kararların da yargı denetiminden uzaklaştırıldığı ve bu çerçevede hesap verilebilirlikten uzak bir çalışma yönteminin, her seviyede YÖK’e hakim olduğu iddia edildi.

Cumhurbaşkanlığı DDK şu iddialarda bulundu:
“Soruşturmaların hukuka aykırı sonlandırılması ve çeşitli sahtecilik fiilleri bu ortamda vücut bulmuştur. Bu çerçevede, Raporun dördüncü bölümündeki örnek olayların da açıkça gösterdiği üzere önemli hukuka aykırılıklar gerçekleşmiştir.

Bu kapsamda, ilgili Bölümde belirtilen hususlar çerçevesinde;

- 2547 sayılı Kanun uyarınca ilk soruşturma açılmasına ancak ‘istisnai’ olarak ve ‘yargısal zorunluluk’ hâllerinde başvurulduğu,

- Rektörler hakkındaki ihbar ve şikâyetler ile ilgili olarak 2547 sayılı Kanun uyarınca ilk soruşturma açmak veya ihtiyaç duyulması hâlinde Yükseköğretim Denetleme Kuruluna inceleme yaptırmak yerine, genellikle ‘işleme koymama’ mahiyetinde tutum ve davranışlar ve idari tasarruflarda bulunulduğu,

- Söz konusu uygulamaların yaygın bir şekilde kullanıldığının ilk soruşturma sayıları ile Başkanlık Kararlarına ilişkin sayıların mukayesesinden net bir şekilde anlaşıldığı,

- Örnek olay incelemelerinin de gösterdiği üzere, soyut ve genel nitelikte olmayan, kişi veya olay belirtilen ve ciddi bulgu ve belgelere dayanan ihbar veya şikâyetlerin; Başkanlık Kararları uygulaması ile doğrudan doğruya veya yürütülen bir takım idari bilgi alma mekanizmalarıyla elde edilen verilerle yetinilerek ‘soruşturma açılmasına gerek olmadığına’ karar verilip sonuçsuz bırakıldığı,

Muhbir ve şikâyetçinin kimliği gizlenmeksizin, ihbar ve şikâyet konusu iddiaların idari araştırma kapsamında haklarında ihbar ve şikâyette bulunulan
kişilere/rektörlere/üniversitelere gönderilmesi suretiyle muhbir ve şikâyetçilerin kimlik bilgilerinin ifşa edilmesi biçiminde hukuka aykırı işlemler yapıldığı? tespit edilmiştir.”

ÜNİVERSİTELER YOLSUZLUĞA ELVERİŞLİ ÇEVRE OLDU


Raporun “nihai sonuçlar” bölümünde, “ ‘Devletin üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetimi’ gerek denetim ve ceza soruşturması ile ilgili mevzuat alt yapısındaki eksiklikler gerekse Yükseköğretim Genel Kurulu, YÖK Başkanları ve Yükseköğretim Denetleme Kurulunun uygulamaları nedeniyle Devlet adına icra edilen bir kamu hizmeti olma niteliğini tamamıyla kaybetmiştir” iddiasında bulunuldu.

“Nihai sonuçlara” şöyle devam edildi:

“Başka bir deyişle, gerek Yükseköğretim Denetleme Kurulunun mevcut yapısal sorunları ve denetim uygulamalarındaki eksiklikleri/hataları gerekse ihbar ve şikâyetler hakkında YÖK Genel Kurulu, YÖK Başkanları ve üniversite rektörlerinin hukuka aykırı uygulamaları Anayasa ile öngörülen denetim olgusunun tamamıyla işlevselliğini yitirmesine yol açmıştır.

Bu husus, özellikle yükseköğretim kurum ve üst kuruluşlarının yöneticilerinin hesap verilebilirlik ile ilgili algılamalarının değişmesine neden olmuş ve böylece yükseköğretim alanı yolsuzluk ve usulsüzlüğün önlenememesine/artmasına elverişli bir ‘çevre’ hâline gelmiştir. Bu nedenle, oluşan ‘denetim açığı’ kendisini besleyen ve bu açığı kronikleştiren bir yapıya dönüşmüş görünmektedir.”

Cumhurbaşkanlığı DDK, yükseköğretim alanında denetim açığının giderilmesi için Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nun yeniden yapılandırılmasını istedi. Yapılacak düzenlemeler arasında diğer kuruluşlardan denetim elemanı alınması da önerildi.

DDK derneklere izinsiz üye olan öğretim elemanlarına disiplin cezası öngören Yönetmelik düzenlemesinin kaldırılmasını da istedi.

YÖK YÖNETİMİNDEN KUŞKU İFADE EDİLDİ

Cumhurbaşkanlığı DDK, YÖK Başkanları ile ilgili olarak YÖK Genel Kurulu tarafından yapılan iş ve işlemlerin incelenmesi esnasında, Genel Kurul kararlarının alınması ve defterlere kaydedilmesi ile ilgili bazı uygulamaların dikkati çektiğini bildirdi. Raporda “Mevcut uygulamada hem Yüksek Disiplin Kurulu Karar defterlerinde hem de Genel Kurul kararlarında, birden fazla sayfa hâlindeki kararların her sayfası üyeler tarafından imzalanmamaktadır. Söz konusu kararların sadece son sayfalarının üyeler tarafından imzalanması ile yetinilmektedir. Alınan kararlarda ise birden fazla kararın aynı belgede yer aldığı ve belgelerin birden fazla sayfadan oluştuğu görülmüştür. Bu itibarla, son sayfanın imzalanmasıyla yetinilmesi şeklinde uygulanan mevcut yöntemin, söz konusu karar ve defterlerin üzerinde sonradan kolayca değişiklik yapılabilecek bir zemini hazırladığının ifade edilmesi gerekmektedir” iddiasında bulundu.

Yükseköğretim alanında önemli ve ciddi bir denetim açığının/boşluğunun belirlendiğini kaydeden DDK “Söz konusu denetim açığının oluşmasında, mevzuat alt yapısında belirlenen belirsizlikler/eksiklikler ile örgütsel yapılardaki yetersizliklerin/verimsizliklerin yanı sıra Yükseköğretim Kuruluna hâkim olan yönetim anlayışlarının da önemli bir etkisinin olduğu anlaşılmıştır” iddiasını dile getirdi.

Rapor mevzuat değişikliği gerektiren hususların değerlendirilmesi için Maliye Bakanlığı’na ve YÖK tarafından yapılması gereken teftiş, inceleme, soruşturma ve diğer idari işlemlerin yapılmasının temini için Başbakanlığa gönderildi.


ANKA Yayın Tarihi : 29 Aralık 2009 Salı 15:40:26

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder